Yazımızın başından itibaren 19 Mayıs tarihinde yıllarca kutlamış olduğumuz Mustafa Kemal’in tahsis ettiği gençlik bayramını aynı şekilde kutlanmakta olduğunu kabul ederek 19 Mayıs tarihinin bugünkü değerlendirmelerine de bayram dememizin yanlış olmayacağı düşüncesindeyim. Ne var ki son yıllarda ülke yönetiminin almış olduğu kararlarla 19 Mayıs tarihli bayramın kutlanmasına farklılıklar getirdiğini görmekteyiz. Artık 19 Mayıs bayramlarımız Ulu Önder Atatürk’ün tahsisinden itibaren uygulana gelen şekil ve seremonilerle kutlanmayıp mevcut yönetimin getirdiği farklı usullerle değerlendirildiğini seremonilerle kutlandığını görmekteyiz.
Gerçi ülkemizin son dönem yöneticileri sadece 19 Mayıs bayramında değil bütün ulusal bayramlarımızı kutlanması seremonilerinde de farklılıklar getirmiş farklı uygulamalar ortaya koymuştur. Bütün bu farklı uygulamalara karşılık milletimiz ve Türk gençliği bütün ulusal bayramlarda olduğu gibi 19 Mayıslarda da kendi bildiğince bu bayram coşkusunu yönetimin istekleri dışında da olsa coşkuyla yaşamakta ve coşkuyla kutlamaktadır, kutlamayı sürdürecektir.
Milletimizin Mustafa Kemal sevgisi onun millete tahsis ettiği bayramların ulusal bayramların kutlanmasını sınırlandırmak isteyen hatta ortadan kaldırmak isteyen çevrelerin çabalarına karşılık Mustafa Kemal’in tahsis ettiği bayramların sürmesine ebediliğine temel teşkil edeceği muhakkaktır. Milletimiz Mustafa Kemal’i unutmayıp kalbinde yaşattığı gibi onun tahsis ettiği ulusal bayramları ve bunlardan biri olan 19 Mayıs bayramını da unutmayacak yaşatacaktır.
Milletimizin 19 Mayıs bayramına sahip çıkmasına önemli bir başka sebepte Mustafa Kemal’in 19 Mayıs tarihini kendisi için bir doğum günü kabul edip kendisine doğum gününü soran çevrelere benim doğum günüm neden 19 Mayıs olmasın diye verdiği cevapta da bulmak mümkündür. Ne var ki bir Bandırmalı olarak üzülerek söylemek isterim ki 19 Mayıs tarihinde onu Samsun’a ulaştıran Bandırma vapurunun adını varlığını yaşatmaktan uzak bir yerleşim yeri durumunda bulunmaktayız. Kurtuluş harbi süresince kurtuluş harbi tarihi içerisinde kendi adını taşıyan vapurun adı dışında Bandırma isminin geçtiğini neredeyse görmemekte, görememekteyiz.
İşin garibi kurtuluş harbi süresinde Bandırma merkez yerleşim yerinin ahalisinin İngiliz Kemal önderliğinde yaptığı faaliyetlerle Bandırmalının kendini 11 günlük İngiliz işgalinden kurtarması dışında önemli bir çaba ve faaliyeti de yoktur. Şunu da belirtmek isterim ki Bandırma ve Bandırma çevresinde bireysel olarak Türk Silahlı Kuvvetleri’ne katılıp kurtuluş harbinde görev almış istiklal madalyası almış kişiler mevcuttur ama kitlesel olarak Bandırmalı kurtuluş savaşı içerisinde faaliyeti yok denecek derecededir. Hatta 17 Eylül’de Bandırmanın kurtuluşunda bile Bandırmayı dışarıdan gelen kuvvetler kurtarmıştır. Bandırmanın kurtuluşunda şehit düşmüş tek bir Bandırmalı bile mevcut değildir. Bunu açıkça Ayyıldız tepedeki anıtın kitabesindeki şehitler listesi ortaya koymaktadır.
Bandırmanın adını kurtuluş savaşı tarihinde andıran bandırma vapurunun ne yazık ki bandırmamızda sembolik bir anıtı dahi yoktur. Bütün bunlara rağmen yine de inanmak isterim ki Bandırmalı olarak bütün hemşerilerimiz başta 19 Mayıs bayramı olmak üzere Atatürk’ün tahsis ettiği bütün ulusal bayramları yaşamayı, yaşatmayı sürdürecek 19 Mayıs tarihinde bu bayramı her durum ve şartta en azından gönüllerinde kutlamayı sürdüreceklerdir ve inanıyorum ki bir gün mutlaka kendi adını taşıyan Bandırma Vapuru’nu da sahiplenip yerleşim yeri bünyesinde onu bir anıtla sembolleştirmeyi Bandırma halkı olarak Bandırma yerel yönetimi olarak mutlaka gerçekleştirmek mümkün olacaktır. Bugünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunu getiren ilk adımın atıldığı nazari olarak kurtuluş savaşının başlatıldığı tarihin bayramı olan 19 Mayıs bayramı milletimize ve onun ayrılmaz bir parçası olan bandırmamıza ve Bandırmalımıza kutlu olsun.
Şunu da vurgulamak isterim ki 19 Mayıs 1919 tarihi Osmanlı devletinin Osmanlı saltanat ve hilafetinin sona erdirilmesi açısından sonun başlangıcı kabul eden saltanatçı, hilafetçi kesimler bu tarihin kutlanılması kabul edip bu tarihe ve 19 Mayıs bayramına düşman kesilip, bu bayramın kutlanılmasını önlemeyi bu bayramı ret etmeyi gerçekleştirmeye çalıştıklarını görmekteyiz. Daha kısa bir tabirle söylemek gerekirse 19 Mayıs bayramının Osmanlı saltanatının sonu olarak kabul edenler hem bu durumu hem de Mustafa Kemal’in doğum günü kutlaması olarak düşünülmesi nedeniyle ihdasından itibaren bu bayramı hedef seçmiş, ya bireysel olarak veya kitlesel olarak kutlamaktan uzak durmaya çalıştıklarını görmekteyiz. Ancak bu kitleler ne yaparsa yapsın ne düşünürse düşünsün gençliğimiz ve milletimiz bu bayramı kutlamaya özen ve önem vermektedir.
Zaten bu bayram başta olmak üzere ulusal bayramlarımızı önemsizleştirmeye kutlama dışı bırakmaya çalışanların milletimiz için hiç de hayırlı olmayacak düşüncelere taşımakta olduğuna milletçe kanaat getirmemiz gerekir. Sonuç olarak bu önemli vurguyu dile getirdikten sonra tekrar Atatürk’ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı’nın gençliğimize, eğitimcilerimize, silahlı kuvvetlerimize, milletimize kutlu olmasını temenni ediyorum.