güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

13 Nisan Vakası Hicri 31 Mart Vakası

Yazının Giriş Tarihi: 22.04.2021 00:03
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.04.2021 00:03

Bu yüzden de artık son dönemlerde eski güçlerini yitiren Kemalist ve Cumhuriyetçiler karşısında laik, demokratik fikirliler karşısında toparlanıp güçlendiklerine inanmaya başlayan kesimlerin yakın zamanlarda öcünü almayı düşünecekleri tarih olarak 31 Mart’ı görebiliriz. Bir başka deyişle eğer bugün laik, Kemalist, Demokratik kitlelerden 1909’dan bu yana yaşadıkları yenilgilerin öcünü almak düşüncesine kapılan kesimler varsa onları bu konuda tahrik edip yönlendirme de en etkili tarih olacak tarih hiç şüphesiz 13 Nisan’dır. Çünkü 31 Mart vakası şeriatçıların demokratik olmayan yönetimleri arzulayanların demokratik ulusal bir oranda laik kesimlere karşı gerçekleştirdiği son karşı devrim harekatının tarihidir. Bu nedenle laik, Kemalist, Cumhuriyetçi, demokratik görüş sahiplerinin 13 Nisan’ı yani Rumi takvimle 31 Mart tarihini ve bu tarihte yaşanan 31 Mart vakasını unutmamaları fikirdaşlarına, yandaşlarına unutturmamaları lazımdır. Şahsi görüşüm karşıtlarının bu tarihi yenilgiyi unutmayıp günün birinde bu yenilginin öcünü almaya mutlaka girişecekleri yönündedir.

31 Mart vakasında isyancılar karşısında hasım durumda görünüp onların saldırılarına uğrayıp şehit olan 31 Mart vakası kurbanlarını saygı ile anıyor, ruhları önünde eğilirken ruhlarınız şad olsun diyorum. Aynı şekilde 31 Mart vakası olaylarına şeriatçılar tarafından, eski rejim yanlıları tarafından kandırılarak sürüklenen ve bunun sonucunda da onlarla birlikte bir oranda tarih kurbanı olarak karışıp idam edilenlere de tanrıdan rahmet diliyorum. 31 Mart gibi olayların bir daha yaşanmaması bunun için de vatandaşlarımızın uyanık olması gerektiğini önemle vurguluyorum.

Bütün bu anlatımlar gösterir ki bir Türk devleti olarak bilinen ama aslında Osmanlı hanedanının kurup yönettiği pek çok milleti bağrında barındıran başında bulunan padişah başta olmak üzere pek çok yöneticisinin biyolojik açıdan Türklüğü tartışmalı olan bir imparatorluk söz konusudur.  Kuruluşundan başlayarak beylikten sultanlığa, halifeliğe uzanan bu devlet halife sultanların etrafında din ağırlıklı bir saray çevresi ve ulema sınıfı oluşturmuştur. Devlet geliştikçe saraydan beslenen bu sınıf daha genişlemiş daha büyümüş ve organize olmuştur. Ana bölüm olarak çıkarcı din adamlarından ve onların etkisinde olan yeniçeri askeri grubundan oluşan bu çevre saraydan çıkarlarını sürdürebilmek için Türk milletinin Osmanlı halkının çıkarlarını hesaba katmadan kendi çıkarları için sürekli olarak monarşik bir rejim teokratik bir rejim sürmesini istemişlerdir. Bunlar gerici çevreler olarak devleti geliştirmek değişen şartlarda yenileştirmek isteyen sultanlara ve diğer yöneticilere karşı sürekli isyanlar çıkarmışlar. Bazen padişahlar bile bu grubun kışkırtmasıyla çıkan ayaklanmalarda hayatlarını kaybetmişlerdir. Bazen her şeye rağmen yenilikler bu grupların çıkardığı ayaklanmalarla yok edilmiş tekrar eski sisteme dönülmüştür.

İşte bu tür ayaklanmaların sonuncusu olan 13 Nisan yani 31 Mart vakası olayıyla görülmüş gerçekleştirilmiş olan rejim değişikliği tersine döndürülmek için gerici irticai hilafetçi ve saltanatçı gruplar ve onların etkisindeki Osmanlı askerlerinin isyanıyla tekrar II. Abdülhamit’in etrafında eski sisteme döndürülmek için 31 Mart vakası çıkarılmıştır. İttihat ve Terakki cemiyetinin kontrolündeki meşrutiyet taraftarı silahlı kuvvetler bu ayaklanıcı grupları dağıtıp sulta II. Abdülhamit’i tahtan indirmiş yerini 5. Murat’ı çıkararak meşrutiyet rejimini oturtmuştur. Osmanlı devletindeki gerici isyanları hilafetçi ve saltanatçı isyanlarının sonuncusu olan 31 Mart vakası dini devlet yanlılarının saltanattan ve hilafetten nemalanan ulema sınıfının belini iyice kırmış ama bir o kadar da yenilikçilere karşı hırslandırmış kinlendirmiştir. Kurtuluş harbi başlarında da tekrar ümitlenen bu grup işgalci düşman devletlerle iş birliği yapıp çıkardıkları isyanlarla pek çok Kuvayı Milliyecinin kanına girmiş hayatlarını sonlandırmışlardır. Kuvayı Milliye ve Mustafa Kemal başarıya ulaşıp Türkiye Cumhuriyeti’ni kurunca son bir gayretle Şeyh Sait İsyanını, Menemen İsyanını, Tunceli isyanlarını çıkaran bu gerici şeriatçı grup, çıkarlarını sağlayabilecekleri hilafetçi saltanatçı Osmanlı sistemini kuramayacaklarını anlayıp yer altına çekilmişler çalışmalarını sürdürmüşlerdir.

Ne var ki Atatürk’ün Cumhuriyeti emanet ettiği kitleler rehavete kapıldıklarından günümüze doğru ilerleyen zaman içerisinde çeşitli vesilelerle etraflarına taraftar toplayıp kuvvetlenmeye cumhuriyetimiz için ciddi tehlikeler oluşturmaya başlamışlardır o andan itibaren başlayan yenilikçi gerici mücadeleleri ülkemizdeki değişik vesilelerle kendini göstermiş halkımız için devletimiz için çeşitli tehlikeler oluşturmaya devam etmiştir. Bu yüzdendir ki 13 Nisan olaylarını yani 31 Mart vakası olayını Türk milleti, olarak iyi irdeleyip bu olayla sindirilen kitlelerin bugünkü rejimimiz olan cumhuriyet rejimi ve devletimizin bekası için yaratabilecekleri tehlikelere karşı uyanık olmalıyız. Aşırı kürtçülük cereyanları gibi çalışmaları gibi ümmetçi, hilafetçi, şeriatçı, laik sistem düşmanı kitlelerinde rejimimiz ve devletimizin bekası için tehlike yarattığını unutmamalı gücümüz nispetinde bu tür istek peşinde olanlara karşı mücadele etmeli mücadele edenlerin safında yer almalıyız. Kısacası 31 Mart vakasının milletçe tarihî açıdan iyi bir değerlendirmesini yapıp milletçe bundan ders çıkarmalıyız.

 

YAZARIN DİĞER YAZILARI

    En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.