güvenilir kaynak casibom giriş maritbet
SON DAKİKA
Hava Durumu

“Unutmadık, Unutturmayacağız”

Alevi Kültür Dernekleri Bandırma Şube Başkanı Sevim Dektaş” 2 Temmuz 93’te Madımak şehitlerimizin 24. anma yıl dönümünde 33 aydın ve sanatçıların yakılması ile Türk tarihi kitaplarımıza bir kara sayfa olarak yazıldı. Bu katliamı unutmadık, unutturmayacağız” dedi.

Haber Giriş Tarihi: 04.07.2017 10:05
Haber Güncellenme Tarihi: 04.07.2017 10:05
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.bandirmayasam.com.tr
“Unutmadık, Unutturmayacağız”

Alevi Kültür Dernekleri Bandırma Şube Başkanı Sevim Dektaş” 2 Temmuz 93’te Madımak şehitlerimizin 24. anma yıl dönümünde 33 aydın ve sanatçıların yakılması ile Türk tarihi kitaplarımıza bir kara sayfa olarak yazıldı. Bu katliamı unutmadık, unutturmayacağız” dedi.

2 Temmuz 1993 yılında Madımak Otelinde 33 aydın ve sanatçının yanarak katledilmesinin 24. Anma yıldönümünde Bandırma Alevi Kültür Derneği ile Bandırma Belediyesi tarafından tören düzenlendi. Törene, CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm, Belediye Başkanı Dursun Mirza, CHP Bandırma İlçe Başkanı Atilla Atakay, ADD Bandırma Şube Başkanı Uğur Kayaalp, Alevi Kültür Dernekleri Bandırma Şube Başkanı Sevim Dektaş, bazı Sivil Toplum Kuruluşları ile çok sayıda vatandaş katıldı.

Anma töreninde ilk konuşmayı Sevim Dektaş yaptı. Dektaş konuşmasında şu sözlere yer verdi.

Bir kitabın sayfalarını,

Bir şiirin dizelerini,

Bir türkünün ezgilerini yaktılar.

Ve insanları yakarak kıydılar.

-Beş yüz yıl önce;

Pir Sultan Abdal 16.yy.da yaşamış, yaşadığı çağda yine insan için önemli olan
eşitlik, adalet ve özgürlük kavramları nicelik ve güç olarak az olanlar için hiçbir
şey ifade etmiyordu. Baskı, şiddet, zulüm ve sindirme o zaman da vardı.

Osmanlı’nın bu baskı düzenine baş kaldıran Pir Sultan’ın tekkesinde yetişen
Hızır bir gün “Ya pirim himmet edin gideyim, okuyup büyük adam olayım, şu
bozuk düzene karşı çıkayım” der.

Pir Sultan çevresindekilere “Hızır can eğitim için himmet ister. Ama korkarım gün gelir döner katlimize ferman getirir.” der. Aradan yıllar geçer ve Hızır derviş Osmanlı’ nın bir baskısı olarak, elinde Pir Sultan’ın ölüm fermanı ile geri döner. Hikâye odur ki Pirin asılmasına karar kılınmış ve bu görev Hızır Paşa ya verilmiştir. Gün gelir; Pir Sultan idam edileceği darağacına doğru yürümeye başlar. Hızır Paşa emir verir, “Herkes Pir Sultanı taşlasın, taş atmayanın boynu vurulacak bilinsin.” der. Uğruna mücadele ettiği halk Pir’i taşlamaya başlarlar. Musahibi, tarikat arkadaşı Ali Baba da oradaymış; o da can korkusundan taş atmaya bir türlü eli varmasa da, bir gülü gizlice ona doğru fırlatmış. Pir Sultan onu görmüş, pek üzülmüş. Can dostunun hareketinden incinen Pir’in dudaklarından şu nağmeler dökülür.. Pir Sultan Abdal’ım can göğe ağmaz (Çıkmak, yükselmek)-- Hak’tan emrolmazsa rahmet yağmaz, Şu ellerin taşı hiç bana değmez. İlle dostun bir tek gülü yaralar beni.” der. Beş yüz yıl sonra günümüzde yine eşitlik, adalet ve özgürlük içi daha da boşalmış kavramlar olarak, karşımıza çıkıyor. Yakın geçmişimiz katliam ve acılarla dolu. Maraş’ta, Çorum’da, Malatya’da ve Gazi mahallesinde Alevi yurttaşlar katledildi. 2 Temmuz 93’te “Pir Sultan Abdal Anma Etkinliklerine” katılmak için Sivas’a giden aydın ve sanatçılardan 33’ü kaldıkları Madımak otelinde yakılarak hayatlarını
kaybettiler. Anadolu elbette sadece bu değil.

“Emeksiz zengin olanın,

Kitapsız bilgin olanın,

Sermayesi din olanın,

Rehberi şeytan olmuştur.” Diyen Yunus’tur.

“Üzülme can doğruysan zarar gördüm deme.

Bil ki iyiler mutlaka kazanır” diyen Mevlana’dır.

“Cehennem yerinde hiç ateş yoktur. Herkes ateşini buradan götürür. “ diyen Karacaoglan’dır. Bir toplum farklı görüş, inanç ve etnik yapıları bir arada eşitlik, adalet ve demokrasi temelinde birleştirilerek güç kazanır. Ayrıştırarak yok sayarak ve baskı
altına alarak değil. “Yok, öyle umutları yitirip karanlıkta savrulmak. Unutma; aynı gökyüzü altında, bir direniştir yaşamak.” Diyen Nâzım ile

“Dünya yı güzellik kurtaracak, diyen Sait Faik; günümüz de yapılan zülüm ve zalimane olayların yanında “incinsen de incitme” diyen Hacı Bektas Veli bu anlam dolu sözleri sanki günümüz şartları için söylenmiş ifadelerdir. Bu güzel coğrafyada her gün yeni acılar ile değil, her gün yeni umutlarla uyanmak istiyoruz. Sözlerimi “Farid FARJAD’ın” dizeleriyle bitirmek istiyorum. Ve sordular;

Neresi karanlık bu âlemin?

Ve ben cevap verdim;

Sevginin olmadığı her yer.!”

Bir insanı sevmekle başlayacak her şey, insanı güçlü kılan ve bir arada tutmayı
sağlayan; sevgi ve barıştır. Sevgi ve barışın olmadığı bir yerde adalette olmaz,
hürriyette olmaz”.

MİRZA”  Bizim rehberimiz kin ve nefret değil sevgi ve barış olmalıdır”

 

Bandırma Belediye Başkanı Dursun Mirza “ Bundan tam 24 yıl önce Sivas'ta yakılarak katledilen aydın, yazar, sanatçı ve yurttaşlarımızı anmak için Cumhuriyet Meydanında toplandık. Bu olay ülkemizin tarihine kara bir leke olarak geçmiştir. Katledilen vatandaşlarımızı minnetle ve şükranla anıyorum. Onları unutmadık ve unutmayacağız. Demokrasinin, barışın, kardeşliğin kenti Bandırma'da kaybettiğimiz canlarımızı anıyoruz . Biz ülkemizde hiç kimsenin ayrıma tutulmadan insanca yaşamamasını istiyoruz. Herkesin işinin, aşının olduğu sorunlarının çözüldüğü şiddetten, terörden ve savaşlardan uzak bir ülkede barış içinde kardeşçe yaşamak istiyoruz. Haksızlıkların ortadan kaldırıldığı adalet içinde bir Türkiye ve Dünya istiyoruz. Bu gereçleşene kadar mücadelemiz bitmeyecek. Bu uğurda yürümeye devam edeceğiz.

Bizim rehberimiz kin ve nefret değil sevgi ve barış olmalıdır. Katılan herkese teşekkür ediyorum” dedi.

TÜM” Barış, Demokrasi ve Adaleti yeniden inşa edeceğimiz günler yakındır”

 

Sivas katliamını kınayan CHP Balıkesir Milletvekili Mehmet Tüm’de konuşmasında” Ülkemiz bu büyük acıyla birlikte onlarca eser verebilecek aydınlarımızı, yazarlarımızı ve gençlerimizi kaybetti. Ne acıdır ki katliam sonrası ülkemizi yönetenler bu olayın faili yerine saldırıya uğrayanları ve mağdurları suçladı” dedi.

Milletvekili Mehmet Tüm konuşmasını şöyle sürdürdü.” 2 Temmuz 1993'te Sivas'ta tam bundan 24 yıl önce aralarında aydın, sanatçı ve yazarların da aralarında olduğu 35 yurttaşımız diri diri yakılarak hayatını kaybetti. Bu katliam coğrafyamızda yaşanan en acımasız en vahşi katliamlardan birisidir. Aradan 24 yıl geçti halen adalet yerini bulmadı. Bu vahşeti organize edenler yargılanmadı, yargı önüne çıkarılmadı. Ülkemizin içinden geçtiği o karanlık dönemde de tıpkı bugün gibi muhalif olan herkes hedef durumundaydı. Yıllardır devlet eliyle beslenen gericilik ve faşizm yeniden devreye sokuluyordu. 'Müslüman mahallesinde salyangoz sattırmayız" diyerek başlatılan provokasyon devletin gözetiminde 35 insanımızın yakıldığı bir katliama dönüştü. Sivas'ta yakılarak katledilen insanlarımız bu memleketin seçkin sanatçıları, aydınları yazarları ve semah dönen gençleriydi. Ülkemiz bu büyük acıyla birlikte daha bizlere onlarca eser verebilecek aydınlarımızı, yazarlarımızı ve gençlerimizi kaybetti. Ne acıdır ki Katliam sonrası ülkemizi yönetenler bu olayın faili yerine saldırıya uğrayanları ve mağdurları suçladır. Aziz Nesin hedef tahtasına konuldu. Ve yakanlar, bu olayı organize edenler ortadayken, katillerin cezalandırılmaması için büyük çaba harcandı.  Sivas katliamında katledilenlerin yakınları mağdur edildi. Katillerin birçoğunun kaçmasına göz yumuldu. Günü geldi katillerin bazılarının belediyelerde çalıştığı ortaya çıktı. AKP iktidarı da Sivas katillerinin yanında yer aldı ve onları sahiplendi. Bazılarına iş verdi, bazılarının ev adresleri bilindiği halde dokunulmadı. Sanıkların 8 avukatı AKP den milletvekili oldu. Bu Dava zaman aşımına uğratıldığında Tayyip Erdoğan 'hayırlı olsun' dedi.

Kısacası Sivas katliamını gerçekleştirenler bazen açıkça, bazen utangaçça ama daima iktidar tarafından destek gördü. Sayın Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu'nun da altını çizdiği gibi Sivas
katliamı; Toplumsal kutuplaşmanın ne boyutlarda, acılara sebep olacağının kanıtıdır. Maalesef Sivas'ta insanlarımızı diri diri yakanların bu kutuplaştırıcı politikaları bugün de AKP tarafından devam ettiriliyor.

Gerici-Mezhepçi politikalarla toplumsal yaşam din referanstı olarak yeniden şekillendiriliyor. Tüm dünyanın gözü önünde cihatçı çeteler destekleniyor ve onların katliam yapmasına neden olunuyor.

Cemevleri ve farklı inanç grupları ve toplumun muhalif kesimleri sürekli tehdit altında tutuluyor.

Son yıllarda yaşadığımız katliamlarla ne Sivas'ın ne de diğer katliamlarda yitirdiğimiz Çan'ların acısı bir nebze olsun azalmadı. Kan, gözyaşı ve mağduriyet arttı. Aydınlık yüzlerimizi kaybettiğimiz bu kara günde Adalet için 18 günden beri Ankara'dan İstanbul'a yürümeye ediyoruz. Sivas'ta katliamı yapanlar; Barış ve kardeşlik için sokağa çıkanları Gezi'den Reyhanlı'ya, Suruç'tan, Ankara Garı'ndan Güvenpark katliamına kadar, birçok olayda insanlarımızı katlederek yüzlerini bizlere yeniden göstermişlerdir. Aynı zihniyeti taşıyanlar OHAL ile ülkeyi yönetmekte KHK'ler ile insanları açlığa ve ölüme mahkum etmektedirler. Kendilerine "Hayır" diyenleri vatan haini ilan ederek kazanılan seçimleri hile yoluyla kendi lehlerine çevirmektedirler. Bizler; bu ülkenin gerçek sahipleri yurtseverleri diyoruz ki, "Hayır bitmedi, mücadele yeni başlıyor. Her ne kadar bu ülkenin karanlık güçleri yaşamlarımızı karartmaya çalışsa da
geleceğe dair umutlarımız artmıştır. Bugün adalet için yüzbinlerce insan Ankara'dan İstanbul'a yürümesi bunun göstergesidir. Ülkemize Adaleti getireceğimiz umuduyla Sivas'ı unutmadık ve unutturmayacağız. Sivas ve ülkemizdeki diğer katliamların hesabını er yada geç mutlaka soracağız. Ülkemizde Barış, demokrasi ve adaleti yeniden inşa edeceğiz. Sivas'ın ışığı sönmeyecek. Sivas şehitlerimizi bir kez daha saygıyla özlemle anıyorum”. Ahmet Türkmen

 

 

 

 

 

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.