Tabip Odası yönetimi, pandemi döneminde şeffaf olmadığını iddia ettiği Sağlık Bakanlığı’nın en azından aşı uygulamalarında şeffaf olması gerekliliğinin hayati önem taşıdığını söyledi.
Balıkesir Tabip Odası’ndan yapılan yazılı açıklamada, Sağlık Bakanlığı’nın pandemide verileri sağlık çalışanlarıyla ve toplumla şeffaf bir şekilde paylaşmadığı iddia edildi.
Açıklamada şu görüşlere yer verildi: “Pandemi döneminde şeffaf olmayan Sağlık Bakanlığı’nın, en azından aşı uygulamalarında şeffaf olması gerekliliği hayati önem taşımaktadır. Tamamen işlevsiz hale getirilen koruyucu sağlık hizmetlerinin temel araçlarından olan aşının, ne kadar sürede, kaç doz, öncelikle kimlere yapılacağı; aşılama ile ilgili programın ne olduğu hızla toplumla paylaşılmalıdır. Salgınla baş etmek isteniyorsa aşının toplumun tüm kesimlerinin ulaşabildiği ücretsiz bir hak olduğu unutulmamalıdır. COVID-19 aşısının süreci, influenza aşısındaki gibi kötü yönetilmemelidir.
Sağlık Bakanlığı, Aralık ayı içerisinde 50 milyon adet aşı temin edeceğini Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu onayından sonrada toplumda uygulayacağını bildirmiştir. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu’nun 2.12.2020 tarihli toplantısı sonrası, aşılar ve ülkemizdeki aşılama süreçleri ile ilgili yapılan açıklamaya rağmen kamuoyunda belirsizlik sürmektedir.
Öncelikle belirtmeliyiz ki halk sağlığının korunması için; bilim ve koruyucu hekimlik öncelenmelidir. Ülkeler, Dünya Tabipler Birliği Helsinki Etik Bildirgesi’nin belirlediği etik ilkeler çerçevesinde, bağımsız kuruluşların aşı ruhsatlandırma çalışmalarına uygunluk verebilmektedir. Ancak, şu ana kadar uluslararası bağımsız denetleyici kuruluşlar tarafından ruhsatlandırılmış ve klinik deneme dönemini bitirmiş bir aşı çalışması bulunmamaktadır.
Bu nedenle uyarı ve taleplerimizi başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere basın ve tüm kamuoyuyla paylaşma gerekliliği duyuyoruz. Pandeminin başından bu yana aşı konusunda yapılan çalışmalar biyoteknoloji ve informatik teknolojilerin gelişmeleriyle geçmişe göre daha büyük bir hızla yapılmakta; çalışmaların klinik öncesi ve klinik deneme safhaları kayıt altına alınmakta; belgelendirmeler güvenilir ve bağımsız olan değerlendirme/onaylama kuruluşları tarafından yerine getirilmektedir. Bu kapsamda üretilmiş ve ruhsatlandırılmış olan bir aşıya, güven duyulacaktır.
Sağlık Bakanlığı’nın şeffaflıktan uzak tutumu; aşı olmaya yönelik endişe ve belirsizlik yaratan her türlü söylem ve uygulaması, halk sağlığı açısından risk oluşturacaktır.
COVID-19 aşısının bizler için önem taşıyan yanı bilimsel ve etik kurallara uygun ruhsatlandırılmış olması; tüm dünyada ve Türkiye’de toplumun tüm kesimlerine eşit ve adil bir şekilde ulaştırılmasıdır. Aşının Ar-Ge çalışmalarından ruhsatlandırılıp sunulmasına, soğuk zincirle taşınmasından dağıtımı yapılarak uygulanmasına kadar her basamağı gündelik politikanın, rekabetin ve ticaretin konusu dışında tutulmalıdır. Bu bağlamda, Sağlık Bakanlığı’nın herhangi bir COVID-19 aşısı için önceden anlaşma/sözleşme imzalaması, bir kamu kurumu olan Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu üzerinde de siyasi baskı nedeni olmamalıdır. Sağlık Bakanlığı, aşıların ruhsatlandırma süreçlerini; etkili ve güvenli olduklarına ait belgeleri, kamuoyuyla, basınla ve meslek örgütleriyle şeffaf bir şekilde paylaşmalıdır.
Türk Tabipleri Birliği ve Tabip Odaları olarak Dünya Sağlık Örgütü’nün listesinde yer alan 219 adet COVID-19 aşısı adayının, Ar-Ge çalışmalarını, klinik deneme aşamasına geçenlerin faz çalışmalarını ve ruhsatlandırma aşamalarını büyük bir titizlikle takip ediyoruz. Bazı ülkelerde Acil Durum Kullanım İzni ile aşının uygulanmasını da bilimsel ve etik yönüyle takip etmekteyiz. Türkiye’de uygulanacak olan her aşıyı da toplum sağlığı adına inceleyeceğimizin ve toplumu bilgilendireceğimizin altını bir kez daha çizmek isteriz. Toplum sağlığı bizim birinci önceliğimiz ve sorumluluğumuzdur.
Sağlık Bakanlığı’nı COVID-19 aşı politikası konusunda kamuoyunu bilgilendirmeye; bilim insanlarının talep ettikleri verileri paylaşmaya; aşı uygulamalarında her açıdan şeffaf olmaya çağırıyoruz.” /Haberci