Balıkesir Baro Başkanı Av.Erol Kayabay, 2018-2019 Adli Yıl Açılışı Nedeniyle Bir Basın Açıklaması Yayınladı. Yayınladığı Açıklamada Şu İfadelere Yer Verdi:
“Bugün yeni bir adli yıl açılışını hep birlikte yaparken ülkemizin geçirdiği süreci gözönüne alarak gerçek anlamıyla yepyeni bir adli yıl açılışı yapmaktayız .
Meclis iradesine dayanan yönetim şeklinden ayrılarak yeni bir yönetim şekline geçmiş olduğumuz aşikardır. Bu geçişte yaşanan sorunların çözümü için acilen yargı reformuna gidilmesi gerektiğine inanmaktayız.
Özellikle kuvvetler ayrılığı ilkesinin, kuvvetler birliği olgusuna dönüşeceği durumlarda hukuk, devlet yönetiminde krizlerin aşılmasının tek yoludur. Yargının güvenilir olabilmesi, onun bağımsız ve tarafsız olması ile olasıdır.
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı noktasında kendi yurttaşlarımızla birlikte dünya kamuoyuna da güvence verilmedikçe sorunların aşılabilmesinin mümkün olmadığı düşüncesindeyiz.
Yargı bileşenlerinden hakim ve savcıların mesleğe kabulü ile başlayan, atama ve yer değiştirmelerinden, disiplin soruşturmalarına kadar uzanan geniş bir açının güven vermediği atmosferde, hukuk gelişip serpilemez.
Eğitim sistemi üzerinde yapılan deneme yanılma süreci, yüzden fazla hukuk fakültesinin yetersiz eğitimlerinin geleceği biçimlendirmesi olasılığı kaygı vericidir. Son kez YÖK tarafından alınan karar ile üniversite tercihlerinde hukuk fakültelerinin ilk 190.000 düzeyine indirgenmiş olması da geleceğe iyimser bakmayı güçleştirmektedir.
Öncelikle belirtmeliyiz ki avukatlık mesleğinin yargı içindeki etkisinin giderek azaltılma çabalarına,giderek itibarsızlaştırılmasına yönelik çalışmaların, değişiklerin tamamen karşısındayız.
İdare mahkemelerine atanacak Yargıçların hukukçu olması zorunluluğuna dair yüzde yirmilik oranı kaldıran, herhangi bir fakülteden mezun olan herkesin hakim olmasını yolunu açan, bakan yardımcılarının anayasa Mahkemesi ve yüksek yargıda görev alabilmelerine olanak sağlayan düzenlemeler avukatlık mesleğine ve yargıya doğrudan müdahale olgusunu doğurmaktadır.
Avukatlar olarak tarihi süreçte, sıkıyönetimler, DGM'ler, özel yetkili mahkemeler, Sulh ceza hakimlikleri ve ohal sürecinden aldığımız derslerle hukuk ışığının toplumun her kesimi tarafından takip edilmesi gerektiğini bir kez daha vurguluyoruz.
Yargı milletindir, kamusaldır. Bu nedenle hiç kimsenin tekeline yada bir sınıfın üstünlüğüne bırakılamaz.
Bizler üstünlerin hukukunu değil hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Eşitliğin de, özgürlüğün de, kardeşliğin de demokrasinin de hukukun üstünlüğünden geçtiğinin bilinciyle tarihe not düşüyoruz; hukuk devleti yıkılırsa geriye kalana devlet denmez.
Bu bilinçle yeni adli yılın tüm hukukçular için başarılı geçmesini, uzlaştırıcı bir hukuk anlayışı ile tüm sorunların çözümleneceğine olan inancımızı yenileyerek hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.”