Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Balıkesir Şube Başkanı İlhan Öner, 26 Eylül Dil Bayramı nedeniyle bir açıklama yaparken, "Ulusal bilincin ayakta kalması ve uyanık tutulması için Dil Devrimini yaşatmak, onarmak ve geliştirmek zorunluluğu vardır." dedi.
Başkan Öner'in açıklaması şöyle:
Mustafa Kemal Atatürk, “Ülkesini, yüksek bağımsızlığını korumasını bilen Türk ulusu, dilini de yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmalıdır” demişti.
Atatürk’ün katılımı ile 26 Eylül 1932’de Türk Dil Kurultayının toplanması nedeniyle 26 Eylüller “Dil Bayramı olarak kutlanıyor.
Türkler ilk yazılı kaynağı olan Orhun anıtlarından başlayarak, kendi dillerinin ürünlerini vermeye başlamıştı. 1277 yılında Türkmen beylerine seslenen Karamanoğlu Mehmet Bey “Bundan geru, dergahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır” diyordu.
Zaman içinde Türk Toplumunun siyasi ve coğrafi kültürlerle buluşması ile Türkçemiz; Çince, Hintçe, Farsça, Arapça, Fransızca ve İngilizceden etkilenmiştir.
Osmanlının yıkılışa giden süreçte okuma yazma oranı ile saray dili, edebiyat dili ve halk dili arasındaki ve bu grupların konuştukları ile yazdıklarını diğerinin anlamaması konusundaki uçurumu anımsarsak dilimizin nasıl bir felakete gittiğini ve Dil Devriminin önemini anlayabiliriz.
Dil devriminin özünde, halka doğru gitmek, halkın okuma yazma öğrenmesini kolaylaştırmak, dili hayatının içindeki her noktada kullanabilmesini sağlamak, ayrımsız ve ayrıcalıksız bir toplum ve milli bilinç oluşturmak, böylece bir “Ulus Devlet” yaratmak vardır.
Dil Devrimi; Türkçenin yabancı sözcük ve dil bilgisi kurallarından arındırılıp, Cumhuriyetin ortak, ulusal dili olarak, yazı ve konuşma dili haline getirmeyi amaçlamıştır.
Günümüzde Türkçenin eğitim ve öğretimini belirleyecek bütün kurumlar ve her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının, dilimizin yabancı sözcüklerden arınması ve kullanılmaması hususunda büyük bir dikkat ve sorumluluk içerisinde olması gerekmektedir.
Düşüncemizin aynası olan dilimizi, yurt içinde olduğu gibi yurt dışında da korumak; geleceğimizin teminatı çocuklarımızın, ailesi ve ülkesi ile manevi bağlarını, kültürel ve sosyal değerlerini canlı tutmak demektir. Dilini iyi bilen çocuk; milli ve dini bayramlarını, bunlarla ilgili gelenek ve göreneklerini iyi öğrenir, öğretir ve uygularken yaşamış olduğu ülkenin de değerlerini o ölçüde tanır ve tanıtır.”
Bugün de ulusal bilincin ayakta kalması ve uyanık tutulması için Dil Devrimini yaşatmak, onarmak ve geliştirmek zorunluluğu vardır." (balikesir24saat.com)