Bandırma Onyedi Eylül Üniversitesi Denizcilik Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sarı, 12 Ocak 2025’te Gemlik Körfezi’nde yüzeyde görülen müsilajın, aslında tüm müsilajın yalnızca binde biri kadarını temsil ettiğini belirtti. Müsilajın deniz ekosistemine verdiği zararı anlatan Prof. Dr. Sarı, müsilajın önce küçük parçacıklar olarak başladığını, zamanla büyük parçalara dönüşerek deniz diplerine çöktüğünü belirtti. Müsilajın bu süreçte, dipte yaşayan deniz canlıları üzerinde ciddi olumsuz etkiler yarattığını belirten Sarı, 2021 yılında Marmara kıyılarındaki tüm sünger topluluklarının müsilaj nedeniyle yok olduğunu söyledi.
6 Kasım 2024 tarihinde çekilen görüntülerde müsilajla kaplanmış bir pina, deniz patlıcanı ve ölmüş bir denizanası yer aldığını ifade eden Sarı, günümüzde bu tabakanın bebek ve yavru deniz canlılarının üzerini tamamen kapladığını belirtti. Sarı, müsilajın en büyük zararının deniz ekosistemine olduğunu ve özellikle Marmara Denizi’nin 0-30 metre derinliklerinde bulunan deniz çayırlarının ve mercanların büyük tehlike altında olduğunu vurguladı.
“DENİZE ATILAN ZEHİRLİ ATIKLAR DURDURULMALI”
Prof. Dr. Mustafa Sarı, müsilajın etkilerinin yalnızca yüzeyle sınırlı olmadığını, denizin dibindeki ekosistem için de büyük bir tehdit oluşturduğunu söyledi. Bu durumu düzeltmek için derhal önlemler alınması gerektiğini belirten Sarı, "Çalışmayan arıtma tesisleri acilen faaliyete geçmeli, sanayi tesislerinden denize atılan zehirli atıklar durdurulmalı ve denetimler artırılmalıdır." dedi. Ayrıca, müsilajın etkilerine karşı denetimlerin artırılması ve tedbirlerin uygulamaya geçirilmesi gerektiğini vurgulayan Sarı, müsilajın yüzeye çıkmasının beklenmeden, deniz ekosistemine zarar vermemek için acilen harekete geçilmesi gerektiğini belirtti. Prof. Dr. Sarı, merkezi yönetim, yerel yönetim, özel sektör ve sivil toplumun birlikte hareket ederek, müsilajın deniz ekosistemine vereceği zararı azaltmak için işbirliği yapması gerektiğini de kaydetti.
Haber: Mihriban Nur Uysun