Bandırma ve Erdek Süt Üreticileri Birliği Başkanı Özgür Bakan Ulusal Süt Konseyi tarafından belirlenen süt fiyatlarının çok düşük olduğunu belirterek, süt üreticilerinin mutlu olmadığını söyledi.
Süt fiyatları uzun zamandan beri kamuoyunda sıkça konuşulan konuların başında yer alıyor. Öyle ki bu konuda herkes dertli. Hem üretici şikayetçi hemde tüketici. Üretici girdi maliyetlerinin yüksek olması sebebiyle sütü sanayiciye zararına sattıklarını söylerken, diğer taraftan marketlerden süt alan tüketiciler ise süt fiyatlarının çok pahalı olmasından şikayetçi.
Bandırma ve Erdek Süt Üreticileri Birliği Başkanı Özgür Bakan bölgede ki süt üreticilerinin sorunlarını ifade ederek, sektörde yaşanan sıkıntıları dile getirdi. Özellikle Ulusal Süt Konseyi tarafından belirlenen süt fiyatlarının üreticileri memnun etmediğini aktaran Bakan, süt fiyatlarının düşük olmasının üretimi doğrudan etkilediğini söyledi.
Genellikle birçok sektörde olduğu gibi bu sektörde de kazananın aracılar veya sanayiciler olduğunu vurgulayan Özgür Bakan,” Devletin üretici örgütlerine verdiği desteğin zayıf nedeniyle üretici örgütleri süt fiyatlarını belirleyen taraf olamıyor. Üretici örgütlerinin yeterince iyi temsil edilmemesinden dolayı süt fiyatlarının belirlenmesinde üretici örgütleri sıkıntı yaşıyor.
5002 numaralı yasa ile kurulmuş süt üretici birlikleri bundan 5-6 sene önce süt kayıt sistemi kurmuştu. Bu sistem sütü kayıt altına alarak Türkiye’de ne kadar süt olduğunu tespit etmek ve sütte söz sahibi olmak üzere yapılmış bir projeydi. Bakanlığımız bunu 2 sene kadar önce değiştirerek kendi programına geçti. Şu anda bütün birlikler ve örgütler bu sisteme müdahil olabiliyor. Bunu yanlış buluyoruz. Sütü tek elde toplayıp hakkıyla, değerli bir şekilde satabilmek için sistemin üretici örgütlerinin elinde olması gerekiyor.
5002 numaralı yasa ile kurulmuş süt üreticileri birlikleri konsey yapısında yoklar. Ulusal konseyde bir temsili yok. Böyle olunca da sütle ilgilenen sütün gerçek sahipleri süt fiyatlarını belirlemede sıkıntılar yaşıyor. Tabi ki konseyin yapısında çiftçi örgütleri var ama bu çiftçi örgütleri sütle ilgili çok fazla çalışma yapmıyorlar. Çünkü süt bambaşka bir olaydır.
Bu sene 30 Haziran’da yapılan açıklama ile örgütler şuan ki fiyata yani 1,30’a mecbur bırakıldı. Burada konseyin açıkladığı fiyat çiğ süt fiyatı mı yoksa ineğin memesinden çıkan sütün fiyatı mı? 1,30’un üstüne hizmet bedellerini, soğutma bedellerini ve veteriner bedelleri gibi bir sürü kalem ekleyebiliriz. Konseyin açıklamış olduğu 1,08 süt üretim maliyetinin üzerine çiftçinin kar etmesi lazım. Para kazanması lazım ki bu işi devam ettirebilsin.
Sabahın 5’innde kalkıp inek memesi tutmak, ahır temizlemek kolay bir iş değil. Yeni nesil bunu zaten yapmıyor. Bunun devamı için çiftçinin para kazanıyor olması lazım. O yüzden %25 bir kar koyması gerekiyor.
Süt üretici birliklerinin kuruluş amacı farklı bölgelerde farklı fiyatlar oluşmasın, tek fiyat oluşsun yönündeydi. Firmalarda oluşan bu tek fiyattan market düzeyinde eşitlik sağlanmasıydı. Market düzeyinde eşitlik sağlanmadığı zamanda Türkiye’nin her yerinde farklı fiyatlar oluşuyor. Rekabet olmuyor ve bölgelerde sıkıntılar baş gösteriyor.
Devlet politikasında ve bakanlığın açıklamalarında sıkıntılar var. Baktığımızda hep iyi niyetle açıklamalar yapılıyor. Bakanlıkta şu an 1,30 fiyatının yeterli olmadığını düşünüyor ama fiilen kimsenin bu olaya müdahalede bulunduğu yok. Neden köylüye para kazandırmıyorsunuz diye bir yaptırım yok. İşin en büyük kar edeni ise aracılar yani sanayiciler oluyor. Marketçilik yasası çıkmadığı sürece sıkıntı devam eder. Market raflarında rekabetin eşit olmadığı düzende süt fiyatına çok fazla müdahil olunabileceğini sanmıyorum.”dedi. /Levent Karaçay